ÖSYM’nin Akıl Almaz Hatası ve YGS

ÖSYM, Kızıltepe ve Cizre gibi bazı yerleşim yerlerinde geçen sene toplu kopya teşebbüsünde bulunulmasından dolayı Yükseköğretime Geçiş Sınavını (YGS) yapmama kararı aldı. Ve bu ilçelerdeki adayları Kıbrıs’tan Malatya’ya, Kahramanmaraş’tan Gaziantep’e kadar çok sapa ve uzak yerlere sınava gönderdi. Böylece büyük bir öğrenci camiasını mağdur duruma soktu. Bunun sonucu olarak da çok büyük bir hataya imza attı. 100-150 kişinin yaptığı bir yanlıştan dolayı on binlerce genci cezalandırdı. Bir taraftan da bu kararı ile “ben bu sınavın güvenliğini sağlayamıyorum bu yüzden de buralarda sınav yapmıyorum” diyerek devletin aciz olduğunu ima etmiş oldu.


Halkının %80 den fazlasının yeşil kart sahibi olduğu ve yoksulluk sınırının altında yaşadığı bu yerleşim yerlerindeki öğrenciler sınav için nereden para bulup oralara nasıl gidecekler ve nerede kalacaklardır?!… Böyle önemli bir sınavda yerini yadırgayan, tanımadığı bir yerde girdiği için motive olamayan öğrencilerin mağduriyetleri nasıl giderilecektir?!…. Devletin bu durumdaki acizliği, kazanılmaya çalışılan bu gençlere daha sonra nasıl anlatılıp izah edilecektir?!...

En basit olan bu yol tercih edilmemeliydi. Yaptığı sınavlar sayesinde öğrencilerden kazandığı paraları harcayacak yer bulamayan ve bu yüzden yönetmelik değiştirerek başka yerlere aktaran ÖSYM, masrafları bu fakir öğrencilere yıkacağına, kendi biraz fedakârlıkta bulunup para harcayarak, öğrenciler yerine bina sınav sorumluları, salon başkanları ve gözetmenleri iller ve ilçeler arasında yer değiştirtebilirdi. Ya da başka illerden görevliler getirtebilirdi.

Olmadı ÖSYM, Olmadı!...

Yükseköğretime Geçiş Sınavı

Bu yazıyı yazmaya başladığım sıralarda milyonlarca üniversite adayı öğrenci eski ismi ÖSS yeni ismi YGS olan sınava girmekteydiler.

YGS, sınav maratonunun ne ilki ne de sonuncusudur. Daha önce İlköğretimin 6. 7. ve 8.sınıflarında SBS (Seviye Belirleme Sınavı) ile başlayan bu yarış, ileriki yıllarda ALES, KPSS, KPDS, ÜDS, TUS, DUS gibi adı, sayıları ve içerikleri sürekli değişen sınavlarla devam edecektir. Adaylar, adeta çocukluklarını ve gençliklerini unuturcasına bu sınavlara hazırlanacaklardır. Gerçi sınavlar bitince de bu sefer hayatın diğer sorumlulukları ve getirdiği zorluklarla mücadele etmeye devam edeceklerdir.

YGS, ÖSYS (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi) adlı yeni sistemin birinci sınavıdır. Fakat asıl yerleştirme sınavı haziran ayında yapılacak olan LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı)’dir. Bu değişiklikle tekrar 1998 yılından önce yapılan iki aşamalı ÖSS ve ÖYS adlı sınavlara bir dönüş yapılmış, 12 yıllık bir denemeden sonra sistem yeniden değişmiştir. Fakat şunu itiraf etmeliyim ki tekrar iki aşamalı sınava geçilerek çok büyük bir yanlıştan vazgeçilmiştir.

Birinci sınavdan 180 ve üstü puan alanlar ikinci sınava başvurabileceklerdir. İkinci sınav olan LYS’nin doksanlı yıllardaki ÖYS’den farkı ise; testlerin ağırlıklarının değiştirilmiş olması ve sınavların matematik, fen bilimleri, edebiyat-coğrafya, sosyal bilimler ve yabancı dil sınavları olarak beş oturumda yapılacak olmasıdır. Her aday ilgi alanına ve isteğine göre tercih ettiği sınava farklı gün ve saatlerde girebilecektir. Bu da öğrenciler açısından oldukça önemli ve onları rahatlatıcı bir gelişmedir.

Sınavlar hayatın amacı değil aracı olmalıdır. Aileler çocuklarından kendi kapasitelerinin üstünde başarılar ve sonuçlar beklememelidirler. Onları ille de şu mesleği seçeceksin diyerek zorla belli bir tarafa yönlendirmemelidirler. Bunun yerine çocuklarının ilgi ve kapasitelerini belirleyerek onlara bu konuda yardımcı olup fikir vermelidirler. Ayrıca şu da unutulmamalıdır ki her üniversite mezunu iş bulamamaktadır ve istihdam sorunu onların arasında da oldukça yoğun olarak yaşanmaktadır. Hatta mezun oldukları alanın dışında çalışan milyonlarca üniversite mezunu bulunmaktadır…

Kısaca üniversite sınavını kazanamamak dünyanın sonu değildir. Öğrencilerimizin ve velilerimizin olaya bir de bu açıdan bakmaları sanırım faydalı olacaktır.

Ali Özel
http://www.aktifhaber.com/