Perşembe, Nisan 15, 2010

Sınavsız üniversite yanlış anlaşıldı

YÖK Başkanı, üniversitelere sınavsız geçişin hiçbir sınava tabi olmadan yükseköğretime geçiş olarak algılanmaması gerektiğini söyledi.
YÖK Başkanı Prof. Dr.Yusuf Ziya Özcan, Türkiye Bilinçli Gençlik Projesi'nin tanıtım toplantısında gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.

Özcan'a, bazı bölümlere sınavsız geçiş yapılabileceği yönündeki açıklamaları hatırlatılarak, çalışmaların hangi noktaya geldiği soruldu. Söz konusu açıklamayı, "Ünal Yarımağan, bazı bölümlere sınavsız girileceğini söyledi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine yaptığını belirten Özcan, "Ben de o zaman şöyle söyledim: Ünal Yarımağan son derece haklıdır. Bu iyi bir sistemdir. Biz de bundan iki sene önce, bu türden hususları kendi aramızda düşünmüştük. Hatta bir iki kez de gazeteci arkadaşlara böyle bir şeyin mümkün olabileceğini söylemiştim. Çok iyi bir sistemdir. Sonunda gidilmesi gereken yol odur." diye konuştu.


Bazı kişilerin sınavsız geçişi, 'herkesin elini kolunu sallayarak hiçbir belgesi, dokümanı olmadan belli bölümlere girebilmesi' olarak düşündüğünü söyleyen Prof. Dr. Özcan, şöyle devam etti: "Oysa sistem öyle çalışmıyor. Çok seçici bir şekilde çalışıyor. Dışarıdaki uygulamalarında bunu görürsünüz. Mesela, Almanya'da hukuk fakültesi için bu sistem uygulandı. İsteyenler müracaat ettiler. Birinci sınıfın sonunda onların pek çoğu sınıfta kaldı, okulu bıraktı. İkinci sınıfta elenenler, üçüncü sınıfta elenenler oldu. O bölüme sınavla girilseydi, aynı miktarda belki biraz daha fazla sayıda insan o bölümden mezun oldu."

Türkiye'de rağbet gören bölümler olduğu gibi, tercih edilmeyen bölümlerin de bulunduğuna dikkat çeken Özcan, "Zaman zaman, ÖSS'den sonra kontenjanların dolmaması gibi bir zorlukla karşılaşıyoruz. Bizim bunu düşünmemizdeki ilk amaç, böyle dolmayan, çok tercih edilmeyen bölümleri açarsak, belki o bölümlerin dolmasına biraz yardım ederiz, şeklindeydi." ifadelerini kullandı.

"ELİNİZ CEBİNİZDE BU OKULLARA GİREMEZSİNİZ"

Bunun, hiçbir sınava tabi olmadan üniversiteye giriş olarak düşünülmemesi gerektiğinin altını çizen Özcan, "Sadece üniversite sınavı olmadan giriş diye düşünebilirsiniz. O takdirde, yine de bu bölümlere girmek için sizin lise not ortalamasına ya da hocalardan alınacak referans mektuplarına ya da değerlendirmeye alınacak herhangi bir kritere bakılır. Eliniz cebinizde bu okullara giremezsiniz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Yine de bir kaç kriter kullanmanız lazım." şeklinde konuştu.

Taban puanların biraz aşağıya çekilmesi ile de böyle bir sonuca ulaşılabilineceğini ifade eden Prof. Dr.Yusuf Ziya Özcan, şunları dile getirdi: "Ama nihayetinde, Türkiye'nin gelmesi gereken yer budur. İnsanlar, elindeki belgeler ile hiçbir ÖSS türünde sınava girmeden, mesela eskiden olduğu gibi ülkemizde bir olgunluk sınavı olsaydı, o sınav sonuçları ile istedikleri bölüme müracaat etme; üniversitenin de istediği öğrencileri kabul etme imkânları olabilirdi. Zaten en iyi sistem öğrencinin gideceği üniversiteyi seçmesi, üniversitenin de kabul edeceği öğrenciyi seçmesidir. Bazı bölümlerin ÖSS olmaksızın girilmesini bu yüzden çok arzuluyorum. Sonunda bizi gitmek istediğimiz ana sonuca götürecek diye. Mesele bundan ibarettir."

"SINAVI YILDA İKİ KEZ YAPABİLİRİZ"

Bazı gazetelerde yorumcuların 'garip yorumlarını' okuduğunu dile getiren Özcan, "Meseleyi hiç anlamadıkları, dışarıdaki uygulamalardan haberdar olmadıkları o kadar ayan beyan ki. İnsan gazeteyi okudukça gülüyor." açıklamasını yaptı.

Böyle bir sistemin Türkiye'de uygulanabilmesi için arz ve talebin eşitlenmesi gerektiğini kaydeden Özcan, "Biz henüz o noktaya gelmedik. O noktaya gelebilmek için birkaç yılımız daha var. Üç-dört yıl sonra, bir - iki yıl sonra, ne zaman bilmiyorum, o aşamaya gelirsek, o zaman bu türden tedbirleri, açılımları deneyebiliriz. O zaman deneyebileceğimiz başka şeyler de var. Mesela sınavı yılda iki defa yapabiliriz. Bu sınavda başarısız olan öğrencilerimize bir şans daha veririz. Altı ay sonra tekrar sınava girerler. Bunlar olmayacak şeyler değil. Ama bunların hepsi arz ve talebin eşitlenmesine bağlı olan çözümlerdir." dedi.

Hiç yorum yok:

ÖSYM ve diğer eğitim haberleri